Çoklu Bulutta Öne Çıkan 5 Trend
Günümüzün giderek daha data odaklı hale gelen dünyasında, kuruluşlar iş muhtaçlıklarını karşılamak için çoklu bulut stratejilerini benimsiyor. Büyük ve karmaşık ölçülerde yapılandırılmamış datalarla başa çıkmaya çalışan şirketler için çoklu bulut yaklaşımı, bilgilerini çeşitli bulut platformlarında meselesiz bir formda yönetme, erişme ve muhafaza imkanı sunuyor.
“Gartner’ın iddialarına nazaran, 2025 yılına kadar yeni dijital iş yüklerinin yüzde 95’inden fazlası bulut tabanlı platformlarda çalıştırılacak. Bilhassa Avrupa’da, yasal uyumluluk ve data egemenliği mevzularındaki telaşlar, şirketleri daha sofistike depolama tahlilleri arayışına yönlendiriyor” diyen Dell Technologies Türkiye ve eCIS Genel Müdürü Işıl Hasdemir, şirketlerin data silolarını ortadan kaldırmasına ve birleşik bir depolama sistemi elde etmesine yardımcı olan çoklu bulut depolama alanındaki 5 trende dikkat çekiyor:
1. Hibrit ve Çoklu Bulut Entegrasyonu: Data Silolarını Yıkmak
“Hibrit yahut çoklu bulut yaklaşımlarını kıymetlendiren şirketler, çoklukla bilgi paylaşımı, erişim ve tahlil potansiyelini sınırlayan bilgi silolarıyla uğraş ediyor. Hibrit ve çoklu bulut tahlilleri, kuruluşların daha bütünleşik bir depolama yapısına geçmesini sağlıyor. Bilhassa Avrupa’da, GDPR ve data ikamet maddeleri üzere düzenlemeler, dataların nasıl ve nerede saklanabileceğini belirliyor. Bu bağlamda şirketler, depolamayı birden fazla platforma bağlayarak bilgileri merkezileştiriyor ve lokal düzenlemelere ahenk sağlarken güvenlikten ödün vermeden esnek data erişimi sunabiliyor.
2. Bulut Mahallî Evrak Depolama: Ölçeklenebilirliği ve Esnekliği Artırmak
Şirketlerin bilgi gereksinimleri arttıkça, bu taleplere ahenk sağlayabilen ölçeklenebilir depolama tahlillerine olan gereksinim da büyüyor. Bulut ortamları için özel olarak tasarlanan belge depolama sistemleri, ölçeklenebilirliği ve çevikliği en üst seviyeye çıkarıyor. Avrupa’da, bilhassa otomotiv teknolojileri üzere ağır bilgi sürece muhtaçlığı olan dallar, bulut tabanlı depolama tahlillerini süratle benimsiyor.
3. Birleşik Data İdaresi: Erişilebilirliği ve Yönetişimi Kolaylaştırmak
Çoklu bulut ortamlarında bilgi idaresi artık sırf depolamayla sonlu kalmıyor; yönetişim, erişim denetimi ve uyumluluk üzere ögeler da giderek daha fazla ehemmiyet kazanıyor. McKinsey’nin son raporuna nazaran, Avrupa’daki CIO’ların yüzde 72’si birleşik bilgi idaresine öncelik veriyor. Bu da sıkı güvenlik standartlarını koruyarak bulut platformları ortasında bilgi erişimini kolaylaştırmayı amaçlıyor. Data uyumluluğunun kritik olduğu Avrupa’da, şirketler dengeli güvenlik siyasetleriyle bulutlar ortasında inançlı bilgi transferine imkan tanıyan platformlara yatırım yapıyor. Böylelikle iş akışları sadeleşirken, üretkenlik artıyor ve kritik datalara kurum genelinde erişim sağlanıyor.
4. Yapay Zeka ve Makine Tahsili Entegrasyonu: Data İçgörülerini Güçlendirmek
Çoklu bulut depolama sistemleri, daha entegre data ortamları sunarken yapay zeka ve makine tahsili, data tahlilinde yesyeni içgörüler sağlıyor. IDC’nin yayınladığı “Worldwide AI and Generative AI Spending Guide” raporuna nazaran, Avrupa’daki yapay zeka harcamalarının 2024-2028 yılları ortasında yıllık bileşik büyüme oranı (CAGR) yüzde 30,3 düzeyinde olacak ve 2028 yılına kadar toplamda 133 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Şirketler, bilgilerini birbirine bağlı bulut ortamlarında saklayarak, gerçek vakitli ve aksiyona dönüştürülebilir içgörüler elde etmek için yapay zekadan faydalanabiliyor.
Özellikle data ağır dallarda yapay zeka, analitik süreçleri hızlandırarak inovasyonu teşvik ediyor ve karar alma süreçlerini güzelleştiriyor. Çoklu bulut yaklaşımı, şirketlerin inançlı ve etik bir yapay zeka kullanımını benimsemesine de yardımcı oluyor.
5. Uç Bilişim ve Çoklu Bulut Depolama: Gecikmeyi Azaltmak ve Bilgi Egemenliğini Artırmak
Nesnelerin İnterneti (IoT) ve gerçek vakitli bilgi gereksinimlerinin artmasıyla, uç bilişim çoklu bulut stratejilerinin kritik bir bileşeni haline geldi. Uç bilişim, bilgilerin kaynağına yakın bir yerde işlenmesini sağlayarak hem gecikmeyi azaltıyor hem de data egemenliğini artırıyor. Avrupa’da, belirlenen bölgelerde hassas dataların saklanmasını sağlayan uç bilişim tahlilleri, düzenleyici gerekliliklere ahengi da destekliyor. Gartner’a nazaran, 2026 yılına kadar dataların yüzde 75’inin klasik data merkezlerinin dışında oluşturulması ve işlenmesi bekleniyor.
Örneğin, otomotiv bölümünde çoklu bulut altyapısına entegre edilen uç bilişim teknolojileri, araçlardan gelen bilgilerin gerçek vakitli işlenmesini mümkün kılıyor. Böylelikle, kestirimci bakım ve canlı navigasyon üzere yenilikçi tahliller geliştirilebiliyor. Bu yaklaşım hem müşteri tecrübesini düzgünleştiriyor hem de Avrupa’daki data ikamet maddelerine ahengi garanti altına alıyor. Çoklu bulut stratejisinin bir kesimi olan uç bilişim, şirketlerin data erişimini optimize etmesine ve gecikme müddetini en aza indirmesine yardımcı oluyor.
Dosya Depolamanın Geleceği Nasıl Olacak?
Kuruluşlar giderek daha büyük ölçüde data üretmeye devam ettikçe, verimli ve tesirli depolama tahlillerine duyulan gereksinim da artıyor. Çoklu bulut stratejileri, data silolarını ortadan kaldırarak birleşik, erişilebilir ve inançlı bir ekosistem yaratmayı mümkün kılıyor.
Şirketler çoklu bulut yaklaşımını benimseyerek datalarının tüm potansiyelini ortaya çıkarabilir, inovasyonu teşvik edebilir, karar alma süreçlerini güzelleştirebilir ve rekabet avantajı elde edebilirler.Bu da gösteriyor ki, bilgi silolarından çoklu bulut yaklaşımlarına geçişi sırf teknolojik bir değişim değil, tıpkı vakitte iş dünyasının dijital çağdaki temel dönüşümünün de bir modülü olarak kabul etmemiz gerek.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
